Üniversite sınavını ölüm kalım savaşı haline getirmeyin

Üniversite sınavını ölüm kalım savaşı haline getirmeyin

www.kolaykampus.com 14.11.2022

Kaygıyı açıklayabilmemiz için önce korkudan farkını belirtmemiz gerekir. Çünkü genellikle korku ile kaygı karıştırılır. Korku ile kaygı arasında üç önemli fark bulunur.

Korkunun kaynağı belli ancak kaygının kaynağı belli değildir. Örneğin siz “Köpekten çok korkarım!” dediğinizde korkunun nedeni köpektir. Oysa kaygı -da böyle somut bir kaynak söz konusu olmaz.

Korku, kaygıdan daha şiddetli olur.

Korku kısa sürer, kaygıysa uzun süreli olur.

Şimdi bu karşılaştırmadan yola çıkarak kaygının tanımını yapalım. Kaygı; kaynağı belirsiz, korkudan daha az şiddetli olan ve uzun süren bir huzursuzluk hâli.

Kaygı düzeyimiz neden artar?

Kaygının temelinde olaylara verdiğimiz “anlamlar” yatar. Sınavlar sadece sizin “bilgi düzeyinizi” ölçer. Eğer siz sınavları “kendi kişiliğinizin sınanması” gibi düşünürseniz ister istemez kaygı yaşarsınız.

Sınavların sadece sizin bilgi düzeyinizi ölçtüğünü ve kesinlikle kişiliğinizi değerlendirmediğini düşünmelisiniz.

Üniversite sınavında başarısız olmak sizin yeteneksiz, işe yaramaz olduğunuz anlamına gelmez.

Kendinizi başkalarıyla kıyaslarsanız “Arkadaşım 400 puan alıyor, bense 250 puanı zor geçiyorum.” diye düşünürseniz ister istemez kaygı düzeyiniz artar. Unutmamanız gereken bir nokta herkesin ilgisi, yeteneği ve başarı düzeyinin farklı olduğu. Herkesin düşünceleri ve duyguları da ayrı olur. Eğer çevrenizdeki insanlarla kendinizi kıyaslamayıp sadece yaptığınız net sayısını artırmaya çabalarsanız kaygı düzeyiniz azalır.

“Üniversiteyi kazanamazsam geleceğim mahvolur.” diye düşünmek de sizi kaygılandırır ve performansınızı düşürür. Acaba gerçekten üniversite sınavındaki başarısız olmak, mahvolmak mı? Öyleyse Türkiye’de binlerce mahvolmuş insan var! Sınav sonuçları sizleri üzebilir ancak hiçbir zaman hayatınızı mahvetmez! Sınavı ölüm kalım savaşı hâline getirmezseniz başarınızın arttığını göreceksiniz.

“Mutlaka kazanmalıyım!”, “Hata yapmamalıyım.” gibi düşünceler de kaygı düzeyinizi artırır. Bu tür düşünceleri bırakmaya çalışıp “Elimden gelenin en iyisini yapacağım.” diyerek hareket etmelisiniz.

Tüm davranışlarımızı beynimiz yönetir. Beynimize nasıl mesaj gönderirsek davranışlarımız ona göre şekillenir. Olumsuz düşünürsek yaşama da karamsar bakarız. Ne kadar olumlu düşünürsek yaşama sevincimiz de o oranda artar.

Kimi genç arkadaşlarımız “İçimden ders çalışmak gelmiyor.” diye yakınmakta ve büyük bir iç sıkıntısıyla günlerini geçirmekte. Oysa ders çalışamamanın verdiği iç huzursuzluk, insanı daha fazla sıkıntıya düşürür ve kaygı düzeyini artırır. Elinizden geldiği ölçüde çalışmalarınızı sistemli bir biçimde sürdürün. Kalan eksiklerinizi kapatmaya çalışın. Göreceksiniz, çalışmak sizleri rahatlatacak ve kaygı düzeyinizi azaltacak.

Cihan Yeşilyurt kimdir?

1973’te Samsun’un Alaçam ilçesinde doğdu. İlköğrenimini ve liseyi Alaçam’da tamamladıktan sonra 1991’de girdiği Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden 1995’te mezun oldu.

1997 yılında Fen Bilimleri Dershaneleri’nde Rehber Öğretmen olarak çalışmaya başladı. 2002 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi bölümünde Yüksek Lisansını tamamladı.

Fen Bilimleri Eğitim Kurumlarının İstanbul’da ve Türkiye’de büyümesi ile birlikte 1999 yılında Rehberlik Birimi Koordinatörlüğü’ne getirildi ve halen bu görevine devam ediyor.